Bu Blogda Ara

31 Ocak 2018 Çarşamba

TOP 5: Blind Guardian


1984 yılında kurulan Blind Guardian Alman Power tarzının önemli temsilcilerindendir. Son albümü 2015 yılında çıkan grup, kült parçaların yaratıcısı ve aynı zamanda mitolojik anlatımlarıyla önde gelen gruplardandır.

5. The Bards Song


4. A past and future secret 


3.Valhalla


2. Mirror Mirror


1. Otherland


TOP 5: Children Of Bodom


Children of Bodom, Finlandiyalı Melodic death metal grubudur. 1993 yılında kurulan grubun ismi, Bodom gölünden ve oradaki bir katliamdan geliyor. Dilerseniz hemen listemize geçelim ve kulaklarımızın pasını silelim. Keyifli dinlemeler arkadaşlar.. 

NOT: Parçaların albüm versiyonlarını videoların altına koyuyorum, tıklayıp indirebilirsiniz. 

5. Punch me i bleed


4. Everytime I Die


3. Downfall


2. Lake Bodom


1. Hate Me!


Gruba başlangıç parçaları olarak seçtim, bundan sonra bir gruba başlamak için en iyi parçalar hangisiyse onlara yönelik çalışmalarım olacak. Okuduğunuz ve dinlediğiniz için teşekkür ederim. 



28 Ocak 2018 Pazar

E-KİTAP: Albert Camus - Sisifos söyleni


Albert Camus'nun en iyi eserlerinden biri.

Sayfa sayısı: 139


E-KİTAP: Etik kötülük kavrayışı üzerine bir deneme - Alain Badiou

E-KİTAP: Ahmet Muhip Dıranas Şiirler


Ünlü Türk şair Ahmet Muhip Dıranas'ın tüm şiirlerini barındıran güzel bir eser.

SAYFA SAYISI: 169 Sayfa

E-KİTAP: Aldous Huxley - Algı Kapıları


130 sayfalık Aldous Huxley eserini hizmetinize sunuyorum. Umarım keyif alırsınız.


ŞİİR: Yalnızlık Paylaşılmaz - Özdemir Asaf


Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan..
Dışından anlaşılmaz.

Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan..
Paylaşılmaz.

Bir düşün'de beni sana ayıran
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.

ÖZDEMİR ASAF - YALNIZLIK PAYLAŞILMAZ 

Saygıyla, özlemle anıyoruz.

26 Ocak 2018 Cuma

E-KİTAP: Birincil kaynaklardan Osmanlı Tarihi - Ahmet Şimşirgil


94 sayfalık yüzeysel bir tarih kitabı bana göre. Başlangıç için fena olmayan güzel bir yayın. Akademik dilden uzak olduğunu belirterek keyifli okumalar dilerim.

E-KİTAP: Saçma ve intihar - Albert Camus


Albert Camus Saçma ve intihar adlı yazısı ayrı olarak ekledim, yedi sayfalık güzel bir bölüm.


E-BOOK: English - Arabic Quran PDF

E-BOOK: The secret history of the world - Laura Knight

E-BOOK: Spoken english learned quickly PDF

E-BOOK: The Art of Public Speaking - Dale Camegie

E-BOOK: The Success Principles - Jack Canfield PDF

E-BOOK: How to win every argument

E-BOOK: Psychology a self teaching guide english

E-BOOK: Kenneth E.Hagin - Praying to get results

E-BOOK: Balzac - Le Pere Goriot PDF

E-KİTAP: Abdurrahman Küçük - Dönmeler Tarihi


Sabetay Sevi, 17.yy Osmanlı topraklarında bulunan İzmir de doğmuş olup 22 yaşlarında mesihlik iddaasıyla popüler bir din haline gelen Sabatayizm fikrinin babasıdır. Musevi bir din adamı olduğunu da belirtelim.

SAYFA SAYISI: 581


E-KİTAP: Abdülkadir Konuk - Eski Türk Devletlerinde İdari, Askeri Ünvan ve Terimler


Prof. Dr. Abdülkadir Konuk imzasını taşıyan bu kitap, eski Türk devletlerinin idari ve askeri terimlerini ayrıntılı olarak ele alıyor. Keyifli okumalar dilerim.

SAYFA SAYISI: 152 

E-KİTAP: Zeki Velidi Togan - Tarihte Usül


Tarih okuyanlar veya tarih ile ilgilenenler için çok iyi bir başlangıç kaynağı. Ord.Prof.Dr. Zeki Velidi Togan'ın imzasını taşıyan bu eser sizi tarih metotu ve tarihsel bilgilerle donatacak. Keyifli okumalar dilerim.






E-KİTAP: A. Prevost - Manon Lescaut



Manon Lesko, günümüz sanat türlerinin hemen hemen bütününe konu olmuş, eşsiz bir aşk destanına
ölümsüzlük kazandıran romanın adıdır. Aşkı uğruna servetini , ailesini, mesleğini ve
tüm geleceğini ayaklar altına alan Şövalye De Griyö'nün ilk ve son aşkı "Manon" sizi de büyüleyecek
ve sarsacaktır.


KEYİFLİ OKUMALAR..

E-KİTAP: 2025'te Nanoteknoloji


2025'te Nanoteknoloji konulu Bilim ve Teknik dergisinin mini eki, keyifli okumalar.

25 Ocak 2018 Perşembe

BİLGİ: OSMANLI DÖNEMİ YEREL BASINI

OSMANLI DÖNEMİNDE YEREL BASIN (1828 - 1922)

Osmanlı Devleti'nde modern anlamda matbaacılık faaliyetleri 1727 yılında başlar. Kurulan İbrahim Müteferrika matbaasında ilk kitap 1729 yılında basılır. Gazetecilik faaliyetleri ise bundan yaklaşık yüz yıl sonra gerçekleşir. Mısır valisi Mehmet Ali Paşa'nın direktifleri ile 1828 yılında çıkarılan Vaka-yi Mısriyye gazetesi Türkçe ve Arapça yayın yapan ilk gazetedir. İşte bu tarihten sonra gelişen basın-yayın faaliyetlerini hazırladığım grafikteki veriler ışığında dört ana dönem altında incelemek mümkündür.

  1. TANZİMAT DÖNEMİ (1831 - 1876)
  2. SULTAN II.ABDÜLHAMİD DÖNEMİ (1877-1907)
  3. İKİNCİ MEŞRUTİYET DÖNEMİ (1908-1918)
  4. MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ (1919-1922)



1- Tanzimat Dönemi (1832-1876)

Tanzimat yılları, basının başlangıç dönemi olması bakımından önemlidir. Sosyopolitik değişimlerin hemen her alanda yaşandığı bu dönemde, basın da çağdaşlaşmanın bir gereği olarak Osmanlı ülkesine girer.

Sultan II.Mahmut, reformcu Osmanlı padişahlarından biridir fakat çevresinde onu anlayan insanların azlığı zaman zaman yenilikçi lideri karamsarlığa düşürmüştür.

Basının kamuoyunu etkilemede oynadığı rolü gören reformcu Osmanlı lideri II.Mahmut'un gayretleri ile, 11 Kasım 1831 tarihinde bugünkü resmi gazetenin atası sayılan Takvim-i Vekayi, ilk resmi Türkçe gazete olarak yayınlanır. Sultan II Mahmut, yapılan yenilikleri topluma iletmek ve basın yoluyla kamuoyunu kontrol etmek amacıyla bu gazeteden yararlanır. Kanunların, tüzük ve nizamname- lerin yayınlandığı bu ilk gazete, devletin desteği ile sınırlı sayıda okuyucu kitlesine ulaşır. Bu yolla merkezi yönetimle taşra yönetimi arasındaki iletişim kopukluğu giderilmeye çalışılır.

Ceride-i Havadis gazetesini geçmiş dersimizde incelemiştik. 1860 yılında ilk özel Türk gazetesi sayılan Tercüman-ı Ahval İbrahim Şinasi ve Agah Efendiler tarafından çıkarılır. Öncü ve model konumdaki bu gazetelerin ardından, başta İstanbul olmak üzere, Osmanlı ülkesinin farklı bölgelerinde basın yavaş yavaş gelişmeye başlar.

Agah efendi (Bazı insanların göz hafızası kuvvetlidir o yüzden fotoğraf koymak istedim)

Osmanlı devlet kurumlarının Tanzimat döneminde yoğunlaşan basın çalışmaları, açık topluma dönüşmenin bir parçası şeklinde değerlendirilebilir. Bu çabalar içinde, devlet idari yapısında köklü değişikler gerçekleştirmeye başlar.  1864 yılı Kasım ayı başlarında, Fransızların yerel yönetim kanunlarından ilham alınarak hazırlanan yeni yönetim sistemi uygulamaya  konulur.

Böylece imparatorluk idari anlamda 21'i Asya, 6'sı Avrupa 1'i Afrika ve 1'i de Akdeniz adalarında olmak üzere toplam 29 vilayete ayrılır. Her vilayete bir vali atanarak sorunların yerinde çözümlenmesine çalışılır. Kanunun getirdiği en önemli yenilikse basın alanında olur.

Buna göre, her vilayet merkezinde bir resmi basımevi kurulacak, burada evrak dışında Takvim-i Vekayi benzeri bir gazete çıkarılacaktır. Daha önceki konumuzda bahsettiğimiz üzere Tuna gazetesi, Trablusgarp gazetesi gibi gazeteler bunun tipik örneğidir.

Aynı anlayışta iki yıl içinde Trabzon ve Erzurum'da birer resmi basımevi kurulur. 1867 yılında ise Envar-ı Şarkiyye adlı gazete Erzurum'da çıkarılmaya başlanır ki bu aynı zamanda Anadolu'da yayınlanan ilk Türkçe gazetedir. Bu başlangıçla birlikte, 1864 - 1922 yılları arasında, yerel yöneticiler aracılığıyla bütün ülkede başlayan basın-yayın faaliyetleri sonucu toplam 46 basımevi kurulur.

Muammer Yaşar'ın bu kitabı Envar-ı Şarkiyye(Doğu Işıkları) adlı gazete hakkında ayrıntılı bilgiler içermektedir.


2.Sultan II.Abdülhamid Dönemi (1877-1907)

Tanzimat yıllarında başlayan ve I.Meşrutiyet'in etkisiyle gelişen basın, II.Abdülhamid'in saltanat yıllarında daha durağan bir döneme girer. Uygulamaya konulan yayın öncesi ve sonrası sansürle, basın adeta bir cendere içinde sıkıştırılır. Bu nedenle, yayın hayatına atılan gazete ve dergi sayısında önemli miktarda azalma görülür.

II.Abdülhamid'in en fazla eleştirilen yönlerinden biri, belki de başlıcası, basına karşı takındığı sert tavırdır. Çoğu araştırmacıya göre sultan, kendi despot idaresini sağlamlaştırmak için baskıcı anlayışı tercih etmiştir. Ancak bu baskının gerçek anlamda boyutları ve etkisi konusunda söylenenler, halen subjektifliğini korumaktadır. Gerçekten de yapılanların bizzat II.Abdülhamid tarafından mı, yoksa işgüzar bürokratları tarafından mı gerçekleştirildiği bilinmemektedir. Bilindiği gibi Sultan çevresindeki insanlara da çok güvenmemektedir.

Sultan II.Abdülhamid

Bu dönem basını hakkında en ayrıntılı bilgi içeren çalışmalar Paul Fesch adında bir Fransız'ın anılarına dayanmasıdır. Bu bilgiler, daha sonraki yıllarda eleştirilmeden bütün basın tarihlerine aynen aktarılır. Bu nedenle, dönemin basın tarihi bir anı kaynaklı tarih olarak günümüze kadar gelir. İlerde yapılacak arşive ve dönemin süreli yayınlarına dayanan araştırmalarla bu bilgilerin doğruluğu belirlenmelidir.

Paul Fesch - http://www.abdulhamid.org/abdulhamidin-son-gunlerinde-istanbul-paul-fesch

Basın kanunuyla ilgili hususlar, kısmen de olsa başına uygulanan kısıtlamaların boyutlarını bize vermektedir. Örneğin, padişahın sağlığı, ülkedeki ticari gelişmeler, ürünlerin durumu konusunda spekülatif bilgiler vermek yasaklanmıştır. Valiler, devlet yöneticileri, yabancı ülke hükümdarları aleyhinde yazılar yanında, makalelerin fazla uzun tutulması ve tefrikalar yapılması yine yasaklanmıştır.

Ayrıca, kullanımı yasaklanan kelime ve kavramlar vardır. Bunlar arasında: Kanun-i Esasi, ihtilal, hürriyet, anarşi, zulm, hukuk-i millet, müsavat, uhuvvet, vatan, şebab, dinamo, dinamit, millet, beyne'l-milel, veliahd, cumhuriyet, meb-üsan, ayan, bomba, burun, yıldız, ıslahat gibi sözcükler, Mithat Paşa, Kemal Bey, Sultan Murad gibi isimlerden daha yüzlercesi sayılabilir.

Sultan Abdülhamid, yurt içinde gazeteleri birer ikişer yasaklarken, yurtdışında yayınlanan gazeteleri de kendine bağlamanın yollarını araştırır. Önce, kendi hesabına çalışan birkaç gazete elde eder. Örnek olarak Nicolaides Efendi'nin başlangıçta Paris'te, daha sonra Brüksel'de çıkardığı l'Orient gazetesi sırf Abdulhamid'in sermayesiyle yayınlanır. Ancak, Avrupa gazetelerinin bazı müdür ve yazarları nişanlar almakla beraber, Osmanlı ülkesinin içinde bulunduğu durumu eleştirmeyi sürdürürler. Bu da eleştiri yaparak para kazanmayı benimseyen gazetecilerin ortaya çıkmasına neden olur.

3. İkinci Meşrutiyet Dönemi (1908-1918)

24 Temmuz 1908 tarihinde ordu Osmanlı yönetimine karşı açık bir başkaldırı gerçekleştirir ve İkinci Meşrutiyet ilan edilir. Bu coşkulu ortam içinde, sansür memurları yayınları denetlemezler. Takip eden günlerde bütün yurtta basına karşı büyük bir yumuşama gözlenir. Bunun sonucu olarak, çok sayıda, ancak kısa ömürlü süreli yayınlar ortaya çıkar. Bunlarda meşrutiyet öncesi kıyasıya eleştirilirken, meşrutiyete ve onu gerçekleştirenlere övgüler dizilir.

Ne yazık ki bu hürriyet ortamı fazla devam etmez. Önce İstanbul'da yaşanan 31 Mart hadisesi ve daha sonra da birbiri ardınca ortaya çıkan savaşlar, basını olumsuz şekilde etkiler. Mürekkep, kağıt gibi temel baskı malzemelerinin fiyatı hızla yükselir. Yayıncılar baskı yapabilmek için gerekli malzemeleri bulamazlar. Bu yüzden gazeteler zaman zaman farklı ebatlarda, hatta farklı renklerde kağıtlarla yayınlanır. Küçük tirajlı çoğu gazete yayınını durdurur.


31 Mart Olayları: II.Meşrutiyet'in şeriattan uzaklaşıldığı vs. gibi söylemler ile İstanbul Taksim Kışlasında toplanan bir grup ile başlayan ve Mustafa Kemal ve arkadaşları tarafından daha önceden kurulan bir ordunun da katkısının bulunduğunu belirterek Mahmut Şevket Paşa'nın Hareket Ordusu tarafından bastırılan bir isyan teşviğidir. Bunun sonucunda Abdülhamid tahttan indirildi ve Selanik'e gönderildi.  Yerine kardeşi Sultan Reşad geçirilmiştir. Padişahın yetkileri de kısıtlanmıştır. 

Siyasi ağırlıklı olmalarına rağmen, gazetelerin hemen hepsinde, bu yıllardaki savaşlarla ilgili şiir ve öykülerin yayınlandığı görülür. Savaş bölgesinin haritaları ve temsili resimleri de bu dönem gazetelerinde yer alır. Ayrıca, savaşı anlatan kitapların ve albümlerin yayınlandığına dair ilanlar çıkar.

Savaşların getirdiği ekonomik çıkmazdan kurtulabilmek amacıyla devletin başlattığı iç borçlanma çabaları, Tanin, Tasvir-i Efkar, Vatan gibi gazeteler tarafından desteklenir. Anketler, röportajlar, makaleler, hatta şiirler yayınlayarak, okuyucular borçlanma konusunda devlete yardıma çağırırlar.

Ülkenin içine girdiği siyasal karmaşa ve kutuplaşma basına da yansır. İttihatçılar ulusçuluğa dayanan politik görüşlerini topluma yaymak için okul, matbaa ve gazete olmak üzere üç unsurdan yararlanırlar. Bu nedenle başta İstanbul olmak üzere, Anadolu'nun farklı yerleşim birimlerindeki Türk girişimcileri desteklerler.

Muhaliflerin de bu alanla ilgilenmesiyle İttihatçı-İtilafçı diye adlandırdığımız parti basını etkisini arttırır. Bu kutuplaşma, Osmanlıcı, İslamcı, Batıcı, Türkçü ve Sosyalist görüşe mensup insanların çıkardıkları yayınlarla genişler. Böylece meşrutiyet sonrasında ortaya çıkan fikri ve felsefi yayınların sayısı artar.

4.Milli Mücadele Dönemi (1919-1922)

Uzayıp giden savaş dönemi Türk insanını endişendirir. Osmanlı Devleti, Avrupa ve Balkanlardaki bütün topraklarını kaybeder ve düşman kuvvetleri İstanbul'a kadar yaklaşırlar. I.Dünya Savaşı'nın yenilgiyle sonuçlanması üzerine, Osmanlı başkenti ve Anadolu'nun büyük bir kısmı işgal edilir. İşgal kuvvetleri ilk iş olarak muhalif gördükleri basını susturmaya çalışırlar. Gazeteciler Malta'ya sürülür. Bunun yanı sıra işgalcilerin uyguladıkları sansür nedeniyle basın ses çıkaramaz hale gelir.

1919 yılında, yine eski bir Osmanlı generali olan Mustafa Kemal Paşa tarafından Erzurum Kongresi ile Milli Mücadele hareketi başlatılır. Esasta bu hareket, düşman kuvvetleri tarafından yapılan saldırıları durdurmak ve Anadolu'daki Türkleri topyekün bir mücadeleye davet etmek amacını taşımaktadır.

Bu çağrıya basın da büyük destek verir. Başta Erzurum olmak üzere Balıkesir, Sivas, Kastamonu, Konya gibi Anadolu'nun dört bir yanında çıkan süreli yayınlar Milli Mücadele'yi övücü ve destekleyici yayınlar yaparlar. Örneğin, Erzurum'da çıkarılan Albayrak(Vilayet-i Şarkiye Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti) gazetesi logosunda "Vilayet-i Şarkiyye Ermenistan olamaz!" sözüyle ulusal bütünlüğü destekleyici yazılar içerir. Bunun gibi Bolu'da çıkarılan Dertli gazetesinde yayımlanan yazı ve şiirlerde Kurtuluş Savaşı'nın başarıları övülür. 

Basın, Türk ulusu için vatanın kutsal olduğu ve düşmana asla verilemeyeceği konusunda halkı bilinçlendirir. Kamuoyu oluşturmadaki gücünü ve kitlesel mücadeledeki önemini kavrayan Milli Mücadele planlayıcıları para ve diğer bazı imkanlarla basına destek verirler. Örneğin, gazetelerin kolay malzeme ve haber temin etmeleri sağlanır, ajanslar kurulur, hatta gazeteciler bir süre askere alınmazlar.

Bu destek Anadolu içlerinde basının gelişimi için son derece faydalı olur. Gazeteciler halkı yalnızca düşmanla mücadele konusunda değil, aynı zamanda siyaset, ekonomi, eğitim gibi konularda da aydınlatıp, ülkenin geleceğini tartışırlar.

ÖZET OLARAK

1828 - 1922 yıllarını kapsayan doksan dört yıllık dönemde, Türk basını bu evrelerden geçerek gelişimini sürdürür. Bu dönemde, ülkenin dört bir yanındaki yerleşim birimlerinde, basın hayatının yoğunlaştığı görülür. Doğal olarak İstanbul hem devletin, hem kültürel hayatın başkenti olarak basının geliştiği en önemli merkezdir. 

Yukarıda özetlediğimiz gibi Osmanlı döneminde yerel basın devlet desteği ile başlatılır. Ancak zaman içinde, özellikle de 1908 İkinci Meşrutiyet hareketinden sonra özel girişimcilerin katkılarıyla daha hızlı gelişir. Siyasi oluşumların desteği ile Osmanlı coğrafyasının farklı bölgelerinde siyasi içerikli gazeteler çıkarılmaya başlanır. Buna rağmen yerel basının gelişmesini engelleyen çok sayıda faktör vardır.

Bunlardan en önemlilerini şu beş başlık altında toplamak mümkündür:

1- Okur - yazar kitlenin az sayıda olması.
2. Gazeteciliğin ve matbaacılığın ayrı bir uzmanlık işi olması.
3-Özel girişimcilerin azlığı ve bu alana ilgi göstermemesi.
4. Basın - yayın organlarına karşı duyulan resmi güvensizlik.
5. Kamuoyu fikrinin yeterince olgunlaşmaması.

Devam edeceğiz..

KAYNAKÇA: İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Profesör.Dr. Suat Gezgin'in slayt ve notlarını yazarak paylaşıyorum bazı düzeltmeleri, ara notları ve fotoğrafları ekliyorum.


E-KİTAP: 1900 den Günümüze Büyük Düşünürler - Çetin Veysal


Çok güzel iki cildini buradan indirebileceğiniz harika yapıtlar. Varsa durumunuz elbette alınız sayın okuyucum.


E-KİTAP: 75 Yılda Tebaa'dan Yurttaş'a Doğru



On dokuz bilim insanının fikirlerini bulabileceğiniz yurttaşlık yolculuğunu anlatan açıklayıcı bir kitap.

E-KİTAP: 91, 164, MAD 540 VE 173 NUMARALI HERSEK, BOSNA VE İZVORNİK LİVALARI İCMAL TAHRİR DEFTERLERİ PDF


Tarihi belgeleri gözden geçirin, ayrıntıya hakim olun. Keyifli okumalar dilerim


E-KİTAP: 1780'den Günümüze Milletler ve Milliyetçilik - Eric. Hobsbawm PDF


Eric Hobsbawm'ın devrim ile gelişen milliyetçilik kavramına güzel bir bakış.




E-KİTAP: Hagop Baronyan - İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti PDF


Hagop Baronyan'ın güzel eseri İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti sizlerle. Her zaman kitap alma taraftarı biri olarak imkanı olmayanlara ve okumak isteyenlere hizmet. Keyifli okumalar


24 Ocak 2018 Çarşamba

E-KİTAP: Zacharia Sitchin - 12.Gezegen PDF


Mitoslardan hoşlanıyorsanız bu kitap size göre olabilir. Akıcı diliyle okunabilecek bir eser.

Sayfa sayısı: 447 


Keyifli okumalar dilerim 

E-KİTAP: A.A Vasiliev - Bizans İmparatorluğu Tarihi PDF

Alexander A. Vasiliev'in yazmış olduğu Doğu Roma'yı bize anlatan güzel kaynaklardan biri.

Sayfa sayısı: 546 


Keyifli okumalar dilerim

BİLGİ: GAZETECİLİĞİN İLK ADIMLARI VE TÜRK GAZETECİLİĞİ - 2

19. YÜZYILDA OSMANLI'DA GAZETECİLİK HAREKETLERİ

Osmanlı imparatorluğu'nda gazetecilik hareketleri 19. yüzyılda başlamıştır. Gazeteciliğin resmi bir girişimle hayata geçişi ve yaklaşık otuz yıl sonra ilk özel girişim gazetesinin yayına başlaması, imparatorluğun bu yüzyıldaki koşullarıyla yakından ilişkidir. Bu özel dönem, Türkiye Cumhuriyeti'ne varan yolculuğun başlangıcı da olan, Tanzimat Dönemidir.

Matbaa ve gazetecilik hareketleri batı toplumlarında çok önceleri başlamasına karşın, neden Osmanlı'da 19. yüzyıla kadar beklenmesi gerekmiştir?

Tanzimat dönemi politikaların temel derdi, merkezileşme çalışmalarıdır. Bu doğrultuda modern bir bürokrasi kurmak gereklidir. Gazetenin ortaya çıkış sebebi, bürokratik bir aygıt olarak siyasal işlevdir. Osmanlının resmi gazetesi niteliğinde olan Takvim-i Vakayi ve yerel basının kökenlerini teknolojikj olarak atan vilayet gazeteleri,  ihtiyaç duyulan yeni toplumsal örgütlenme biçimine uygun bir iletişim sisteminin parçası olarak tasarlanmıştır. Tanzimat dönemi bürokratları için hem bürokrasi, hem de gazetecilik alanında bir okul işlevi de gören gazete, özel girşim gazeteleri için de bir hazırlık aşamasıdır.

Gazetelerin Avrupa'da, özellikle kamuoyu üzerindeki değiştirici ve oluşturucu etkisi fark edilmiş ve kullanılmıştır. Birçok farklı milleti bünyesinde barındıran Osmanlı yönetimi için, gazetenin kendi toplumunda etkili bir rol üstlenmemesi, yönetim açısından bir avantaj oluştururken gazetenin göz ardı edilmediği de bilinmektedir. Osmanlı yönetimine göre gazete, özellikle Avrupa kamuoyuna ve diğer ülke yönetimlerine karşı kullanılabilecek bir silah anlamını taşımaktadır. Bu güçlü silahtan faydalanmayı amaçlayan yönetim, Alexandre Blacque'dan başlamak üzere gazetelere doğrudan ve dolaylı yardımlarda bulunarakj kendi politikalarına Avrupa kamuoyunda taraftar bulunmaya çalışmıştır. "Gazete, bir propaganda aracı olarak Babıali'deki "halklı modern tekniklerle" kontrol altında tutmaya çalışan " modern bürokrasi" ve "merkeziyetçilik" anlayışına paralel olarak algılanır ve hayata geçer.

TAKVİM-İ VEKAYİ (1831)


Takvim-i vekayi, daha önce belirtildiği gibi, Tanzimat'ın genel eğilimlerine uygun olarak, merkezi bir yönetimi güçlendirmek için bir araç olarak, devlet tarafından çıkarılır. Gazete çalışanları devlet memuruydular. Gazete, ilerideki daha yüksek makamlar için bir basamaktı da.

Basın özgürlüğü açısından bakıldığında bu olumsuz görünse de, dönem açısından olumlu bir etki yapmıştır. Genel politikanın reformlar ve ilerleme yönünde olması, bu kadroların sonradan Osmanlı modernleşmesinde, gazete öğrendikleri ile ilerici atılımlar yapmasına katkıda bulunmuştur. Gazete, resmi ilan ve tebliğlerin yanı sıra çok çeşitlilik gösteren bir içeriğe sahiptir. Yapılan yol ve binalardan, kapatılan Yeniçeri Ocağına anti-propagandasını yapan uyduruk hikayelere, Avrupa'dan siyaset, kültür ve sanat haberlerinden bilimsel bir konu olan Malthus'un nüfus kuramına pek çok tipte haber gaztee sayfalarında yer alabiliyordu.

"Takvim-i Vekayi, 4 kasım 1922'ye kadar sürecek yayın hayatı boyunca (Bu tarih Osmanlı İmparatorluğu'nun resmi olarak tarih sahnesinden silindiğini de gösterir), önceleri devletin kitle iletişim alanındaki boşluğunu doldurmaya çalışmış, 1860'tan sonra ise tam bir resmi gazete özelliğine bürünmüştür.

Devlete bağlı olarak yayınlanmasına rağmen dizgi hataları yüzünden kimi zaman kapanırken düzenli periyotlarla yayınlanamamış, gazete kullanılan dil sebebiyle Sultan II. Mahmut tarafından bile eleştirilmiştir. Yayınlandığı ilk yıl rakipsiz olmasına rağmen halkın gazeteye alışması ve basının toplumun bir parçası olması yolunda başarılı olamamıştır."

II.Mahmut'un devlet daireleri arasında haberleşmeyi gerekli gördüğü için 1831'de kurduğu gazete, resmi yayın olmasına karşın, II.Abdülhamid devrinde (1876-1909) 1878 ve 1892 yıllarında iki kere kapatılmıştır. Abdülhamid'in (Abdülhamid'in biraz paranoid bir kişiliğe sahip olduğunu belirtelim) şüpheci tutumu, alınan bu tedbirleri izah eder.

CERİDE-İ HAVADİS (1840)

Takvim-i Vekayi'den sonra ikinci gazete olan, İngiliz William Churcill tarafından 1 Ağustos 1840'da yayınlanmaya başlayan Ceride-i Havadis, ilk çıktığı andan itibaren halk tarafından ilgi görmemiştir. Birkaç sayısı parasız olarak dağıtılır buna rağmen daha sonraki satışı kimi zaman 150 civarında kalır.

CERİDE-İ HAVADİS

Osmanlı yönetiminin yardımlarıyla ayakta kalabilen gazete yarı resmi konuma gelir. 1854 Kırım Savaşı'nda Churchill'in İngiliz gazetelerinin muhabiri sıfatıyla savaşı izlemek üzere Kırım'a gitmesi gazeteye canlılık getirir. İlk defa telgrafın kullanılması ile Kırım'dan gönderilen haberler önce İstanbul'a oradan da İngiltere'ye yollanır. Gazetenin yayımı 1864'e kadar devam eder.

VİLAYET GAZETELERİ

Vilayet gazeteleri, bugünkü anlamında yerel gazeteciliğin temellerini atmıştır. Bu gazetelerin ortaya çıkışı da, 19. yüzyılda Osmanlı topraklarında gerçekleştirilmeye çalışılan ve Tanzimat Dönemi adı altında kavranan pek çok alandaki reform hareketleriyle yakından ilgilidir.

"Osmanlı mahalli idarelerinde ilk büyük düzenleme, eyalet sisteminin kaldırılarak vilayet sistemine geçişle ilgili, 7 Kasım 1864'te çıkarılan nizamnameyle yapılmıştır. 1871'deki "İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi" adı altında daha da geliştirilmiştir. 

Buna göre, yerel yönetim birimleri, vilayet, liva, kaza, nahiye ve köy düzeyinde yeniden yapılandırılmıştır."

Yine merkezi hükümetin çıkarlarına hizmet edilmesi için, yerel gazeteciliğe Osmanlı'da önem verilmiştir. Reformlar sonucu eyalet sisteminden vilayet sistemine geçilmesi ile, her ilde bir basım evi açma kararı alınmıştır. Bu basım evlerinde Türkçe'nin yanında diğer yerel dillerde gazetelerde çıkarılmıştır. Osmanlı'nın her ilde bir basım evi açma kararıyla bazı vilayetlerde yerel gazeteler çıkarılmıştır.

Vilayet gazetelerini, bir yandan ayrılıkçı eğilimleri dengelemek, öte yandan Avrupa'da özellikle Araplara yönelik olarak sayıları artan Arapça süreli yayınların etkisini bastırmak isteği teşvik etmiştir. Bunun başarılı örneği El Cevaib (1860), Osmanlıcık ağırlıklı Arapça bir gazetedir. Etkisi yüzünden pek çok Avrupa ülkesinde yasaklanmıştır.

"Bu uygulamanın ilk örneği, Suriye'deki iç kargaşaları bastırmakla olağanüstü yetkilerle görevlendirilen Fuat Paşa da, 1860'da, Beyrut'ta çıkmakta olan Hakikat al-Ahbar isimli Arapça gazeteyi yerel yönetimin resmi sözcüsü haline getirmiş, böylece Türkçe- Arapça olarak ilk vilayet gazetesi yayınlanmıştır."

Vilayet gazeteleri arasında ikinci sırada Mithat Paşa'nın Tuna valisiyken 1865'te Rusçuk'ta yayınlandığı Tuna gazetesi yer almaktadır. Mithat Paşa Niş valisi olduğu yıllarda, genç bir delikanlı olan Ahmet Mithat Efendi'yi tanımıştır, kendi adını ona vermiştir. Tuna gazetesinde de ona çalışma olanağı sağlamıştır. Ahmet Mithat Efendi'nin yazın hayatıyla tanışması böyle olur. Gazetenin başyazarı bir süre sonra İstanbul'a atanınca Mithat Paşa, Ahmet Mithat'ı gazetenin başına getirir ve bu görev sekiz ay kadar sürer.

Tuna gazetesinin bir örneği

Önemli vilayet gazetelerinden biri de 1866'da Trablusgarp'ta çıkartılan Trablusgarp gazetesidir. Türkçe - Arapça olarak yayınlanan bu gazete kendi işlerini şöyle tanımlamaktadır:

"Bilindiği gibi gazete denilen şey, yararlanılacak haberleri gerek çıktığı yere, gerekse taşraya duyurmak ve herkeis iyi bilgiye sahip kılarak eğitim hizmetini üstlenmektir." (Sayı69,1867)

Her ne kadar devlete ait bir matbaada baskı yapmak bir tür ön sansüre girmek anlamını taşıyorsa da yine de taşranın kültür yaşamına bu yolla bir hareketlilik getirilmiştir.

1860 SONRASI GAZETECİLİK

"Avrupa için gazete haber veren, eleştiren, yönetimle okuyucu arasında bir köprü işlevi görüp fikrin yayılmasında bir araç görevi üstlenirken arkasında sosyal kurumların yanında aydınlar da vardır. Buna karşılık Osmanlı'da ise yeniliğin ve geilşmenin kaynağı gazetedir.

Kamuoyu onun etrafında oluşur, okumayı o öğretir, aydını o yetiştirir, kitabın bıraktığı boşluğu o doldurur, birçok gazeteci mesleğe gazetecilikle başlar. 1873'e kadar sürecek olan bu dönemin sonunda gazete kendi asli fonksiyonlarına dönecek, kitap başta olmak üzere, diğer araçlar kendi rollerini üstlenecektir."

İlk eğitimi gazete tamamlar. Özellikle, gazeteciği dil konusundaki sadeleşme çalışmaları, gazeteye okuma zevkini aşılar, bu dilin biçiminin anlaşılabilirlik gücü altındaki doyurucu içerik, o döneme kadar belirli bir grubun tekelinde bulunan fikir ve edebiyat alanının halkın katılımına ve beğenisine açmasında çok etkilidir.

Türkçe'de ilk tiyatro, tercüme ve telif eserleri gazete verir, roman çeşitlerinin ilk örnekleri gazetelerde görülür. Makale ve eleştiri ve denemelerin gelişmesini gazete sağlar. Günlüş gelişmelerin tartışılması, siyaset ve sorunların haber ve eleştiri yapılmasıyla toplumun düşünce ufku genişler. Avrupa gazetelerinde muhalefetin başlayışı, edebi gazeteciliğe yönelme, eleştiri ve yorumların yer bulması uzun zaman alırken, Osmanlı'da gecikmenin de etkisiyle adeta bir patlama yaşanır.

"Özel girişim Türkçe yayınlanan ilk gazete, 21 Ekim 1860 tarihli Tercüman-ı Ahval'dır. Bu gazete yayınlandığı sırada azınlık ve yabancı uyrukluların çıkardığı 13 gazete vardır. Oysa Tercüman-ı Ahval'in yayınlandığı 1860 yıllarından 24 yıl önce İngiltere'de basın, "İngiltere Bankası", "İngiliz Donanması" ve "İngiliz Kömürü" kadar hatırı sayılır bir kuvvet olduğunu kabul ettirmişti.

Tercüman-ı Ahval - İlk özel gazete Şinasi tarafından çıkarılmıştır


Amerika'da çağdaş basını oluşturan büyük gazetecilerin piri sayılan James Gordon Bennet. 1835'te New York Herald'ı kurmuş ve bu tarihten itibaren Amerikan Gazeteciliği yeni liderlerin öncülüğünde büyük gelişmeler göstermiştir.


James Gordon Bennet tarafından çıkarılan ve büyük gelişmeler gösteren The New York Herhald

1668 yılında bir Alman gazetesi yalnız 90 adet basılırken, 1836 yılında Times'ın tirajı 17 bine yükselmiş bulunuyor, daha süreli baskı makineleri yapmak için, gazeteciler mucitleri sıkıştıyorlardı.

1814'te Koenig buharla işleyen baskı makinesini icat etmiş, bunu ilk satın alan Times saatte 1100 adet basılmaya başlamıştı. 1864 yılında Amerika'da Robert Hoe ilk rotatifi yapmış bu sayede baskı makinesinden 46, rotatifin icadından 14 yıl sonra çıkmaya başlayan
Tercüman-ı Ahval henüz el tezgahında basılmaktaydı. Bu ilkellik yüzünden ülkenin sosyal hayatında daha feci bir görünüşe sahipti.

TASVİR-İ EFKAR

Tercüman-ı Ahval'ın başlattığı yolda, yine Şinasi önderliğinde 27 Haziran 1862 yılında Tasvir-i Efkar hayatına başlamıştır. Haftada iki kere yayınlanmıştır. Bu gazete de Tanzimat yönetimine karşı eleştiriler sürmüştür. Şinasi önderliğinde gazete Yeni Osmanlıların siyasi örgütlenme yeri haline gelmiştir.

Yine Şinasi'nin 27 Haziran 1862 tarihinde ikinci teşebbüsüyle çıkarılan gazetesi Tasvir-i Efkar

Şinasi, dönemin basın alanındaki ikiliğinden yararlanarak, yayınlarını önce gazetenin Fransız eşi sayılan Corier d'Orient'te yayınlayıp, çeviri altıntı olarak tekrar kendi gazetesinde yayınlatmıştır. Gazetenin tirajı, özellikle İstanbul kent problemleri, dış politikada Karadağ meselesi, Rusya'nın Polonya ve Kafkasya politikalarının eleştirisi, Padişah'a övgü yazılarını reddetmesi vb. yüzünden, o dönem için çok büyük bir rakam olan 24.000 e kadar yükselmiştir. Bu gazete edebiyat alanında da çok etkindir. Kitap tefrikaları, tiyatroya ait yazılar, şiirler ve fikri tartışmalar gazetenin içeriğini oluşturur. Divan edebiyatından gerçek kopuşu gerçekleştirmiştir. Sayfa düzenlenmesi ilk olarak Şinasi tarafından bu gazetede yapılır" 

İBRAHİM ŞİNASİ


Şinasi özel olarak dil sorunlarıyla ilgilenmiştir. Şinasi, Türkçe'nin Arapça ve Farsça'dan ayrı bir olduğunun altını önemle çizen düşünürlerden biridir.

Şinasi'nin yaptığı bir diğer yenilik, Arap harfleri ile dizgiyi kolaşlaştırmak için harf sayısını 112'ye indirmektir. Bu değişikliğin Arap harflerinin ıslahı ve Latin harfleri konusundaki tartışmaya etkisi büyüktür. Bu tartışma zamanında da öyle genişlemiştir ki, Arapça basın ve İranlı aydınlarda kendilerini bunun içinde buldular.

3.Haftamızla ilk fırsatta devam edeceğiz.

KAYNAKÇA:

Düzeltmeler ve fotoğraflar, açıklamaları kendime ait. Bu açıklayıcı güzel sunum ise saygıdeğer hocamız Prof.Dr. Suat Gezgin'e aittir. Keyifli okumalar dilerim.on

KİTAP: Zbigniew Brzezinski - Stratejik Vizyon

Stratejik Vizyon PDF