Bu Blogda Ara

9 Ocak 2018 Salı

İdeoloji Nedir? Pragmatizm ve siyasi ideolojilere bakış

İdeoloji Nedir?
David McLellan’ın belirtmiş olduğu ideoloji kavramı, “İdeoloji, tüm sosyal bilimlerde tarifi en zor olan kavramdır” demiştir. Sadece birkaç siyasal terim, bu kadar derin ve ateşli bir tartışma söz konusudur. İki nedeni vardır. İlk olarak, tüm ideoloji kavramları teori ile uygulama arasında bir bağın varlığını kabul ettiğinden, bu terim bir taraftan, siyasette fikirlerin rolü ve inançlarla teoriler arasındaki ilişki, diğer taraftan da maddi yaşam veya siyasi tutum hakkında bir önceki bölümde ele alınan hayli sert tutumları gündeme getirmektedir.
İdeolojiyle ilişkilendirilen anlamlar arasında, en göze çarpanı aşağıdakilerdir:

  •         Siyasal bir inanç sistemi,
  •       Eylem yönelimli siyasi fikirler kümesi,      Yönetici sınıfın fikirleri,
  •    Belli bir sosyal sınıf veya sosyal grubun dünya görüşü,
  •       Sınıfsal veya sosyal çıkarları dışa vuran siyasi fikirler,
  •   Sömürülenler veya baskı altındakiler arasında yanlış bilinci yayan fikirler,
  •     Bireyi sosyal bir bağlamda konumlandıran ve müşterek aidiyet hissi yaratan fikirler,
  • ·         Bir siyasi sistemi veya rejimi meşrulaştırmak üzere, resmi olarak ayrıcalık verilmiş fikirler kümesi
  •        Hakikat tekeli iddiasındaki her şeyi kapsayan öğreti,
  •     Soyut ve oldukça sistematik nitelikteki siyasi idealler kümesi
İdeoloji teriminin kökenleri asla açık seçik ortaya konmamıştır. İdeoloji kelimesi, Fransız Devrimi döneminde Antonie Destutt de Tracy (1754-1836) tarafından türetilmiş ve alenen ilk kez, 1796 yılında kullanılmıştır. De Tracy’ye göre ideoloji, yeni bir “fikirler bilimi”, harfi harfine idealoji anlamına geliyordu.  Örneğin Marksist ideoloji teorisinin gelişimini en ileriye götüren kişi, belki de, Antonio Gramsci’dir. Gramsci’ye göre, kapitalist sınıf sistemini ayakta tutan şey, sadece bu sınıfın eşitsiz siyasi ve iktisadi iktidarı değil, kendisinin kavramlaştırmasıyla burjuva fikir ve ideolojilerinin “hegemonya” sıdır. Hegemonya, önderlik ya da hakimiyet demektir.

ANTONİO GRAMSCİ



İtalyan Marksist ve sosyal teorisyen. Bir memurun oğlu olan Gramsci, 1913’te Sosyalist Parti’ye katılmış ve 1921’de yeni kurulmuş İtalyan Komünist Partisi’nin genel sekreteri olmuştur. 1924 YILINDA İtalyan Parlamentosu’na seçilmiş ama 1926’da Mussolini tarafından hapse atılmış ve ölene kadar hapiste kalmıştır.

Gramsci, 1929 ile 1935 yılları arasında yazdığı Quaderni del Carcere (Prison Notebooks,Hapishane Defterleri,1971)  adlı eserinde Ortodoks Marksizmde yoğun olarak yer alan iktisadi ya da maddi etkenlere yönelik vurguyu düzeltmeye çalışmıştır. Hegemonya teorisi aracılığıyla, siyasi ve entelektüel mücadelenin önemini vurgulayarak, her türden “bilimsel” determinizmi reddetmiştir. Gramsci tüm yaşamı boyunca bir Leninist ve devrimci olarak kalmıştır. Devrimci sadakat ve “iradenin iyimserliği” vurgusu onu yeni sola sevdirmiştir.

PRAGMATİZM
Pragmatizm, genel olarak, teorik inançlardan ziyade uygulamadaki koşullara yönelik olan bir ilgiyi ifade eder. Yani ideal dünyada başarılması gerekene karşı, gerçek dünyada neyin başarılabileceğinin ifadesidir. Felsefi bir öğreti olarak (çoğunlukla William James [1842-1910] ve John Dewey [1859-1952] gibi filozoflarla ilişkilendirilir) Pragmatizm, bilinmeyene doğru bir düşüş olduğu gerekçesiyle devrimlere ve kapsamlı reformlara ihtiyatla yaklaşılması gerektiğini savunur ve daha çok sürekli ayarlamalar, belki de evrimsel bir değişimi öngörür.

İdeoloji Üzerine Bakış Açıları
Liberaller, özellikle Soğuk Savaş dönemi boyunca ideolojiyi, sahte bir bilimsellik iddiasıyla, resmi olarak ayrıcalık tanınan, hakikat tekeli iddiasındaki inanç sistemi olarak görmüşlerdir. Bundan dolayı ideoloji, özü gereği baskıcı, hatta totaliter niteliktedir ve en güzel örnekleri komünizm ve faşizmdir.

Muhafazakarlar, geleneksel olarak ideolojiyi,rasyonalist kibrin tezahürü olarak görürler. İdeolojiler, tehlikeli ya da güvenilmez, girift düşünce sistemleridir. Çünkü gerçeklikten soyutlanmakla ideolojiler, baskıya veya gerçekleşmeyecek birtakım hayallere yol açacak ilkeler ve hedefler koyarlar. Bu çerçevede sosyalizm ve liberalizm açıkça ideolojiktir.

Sosyalistler, Marx’ı takip ederek, ideolojinin; sınıflı toplumun çelişkilerini örten, böylece ezilen sınıflar arasındaki siyasal edilgenliği ve yanlış bilinci besleyen bilgi bütünleri olduğunu iddia ederler. Liberalizm, klasik yönetici sınıfın ideolojisidir. Marksistler daha sonra tarafsız bir ideoloji kavramı benimsemişlerdir. Buna göre ideoloji, çalışan sınıfınki de dahil olmak üzere herhangi bir sosyal sınıfın ayırt edici fikirleridir.

Faşistler, çoğunlukla, ideolojiye karşı dışlayıcı tutum sergilerler. Onlara göre ideoloji,tutku ve iradeden ziyade salt akla dayalı, kuru ve entelektüel siyasal bir anlayış biçimidir. Naziler fikirlerini, sistematik bir felsefe olarak değil de Weltanschauung “dünya görüşü” olarak tasvir ederler.
Ekolojistler, tüm geleneksel siyasi öğretileri, endüstriyel anlayışa alt üst-ideolojinin parçaları olarak görme eğilimindedirler. İdeoloji, kibirli hümanizm ve büyüme yönelimli iktisatla girdiği ilişkide lekelenmiştir. Bunun en açık örneği de liberalizm ve sosyalizmdir.

Dini Fundamentalistler, temel dini metinleri, Tanrı’nın vahyedilmiş kelamı olarak ifade etmek suretiyle, kapsamlı sosyal yeniden yapılanma programı temin ettikleri iddiasıyla bir ideoloji olarak ele alırlar. Bu çerçevede seküler ideolojiler reddedilir. Çünkü onlar, dini ilkelere dayanmadıklarından ahlaki özden yoksundurlar.



KAYNAKÇA: Andrew Heywood - Siyasi İdeolojiler  ve kişisel bilgilerim

Marx, Lenin ve Hitler kaynakları






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

KİTAP: Zbigniew Brzezinski - Stratejik Vizyon

Stratejik Vizyon PDF